27 Mart 2009 Cuma

8 Milyon Euro'nun Sevabı


8 Milyon Euro... Beşiktaş gibi bir kulüp için çok büyük para. Barcelona, Manchester United ve bunlar gibi üst düzey ve aynı derece ekonomik anlamda güçlü kulüpler bile şöyle bir tazminat karşısında bir dakika durur. Bizim yönetimimiz bunu resmen ödeyeceğini bile bile bu haltı yedi. Bu paraya neler yapılmazdı ki. İşin asıl acı olan tarafı muhalefetin bu işe sesini çıkarmaması, Demirören yönetiminin bu 8 Milyon Euro'nun bedelini ödememesi, bu kulubü, bir kurumu alenen zarara uğratmaktan başka nedir ki?

Erdoğan Demirören oğlunun Beşiktaş Başkanı olmasından çok memnundur, mazallah başkanlık gider, Demirören Grubunun yönetim kurulu başkanlığı gelirse, o gruba neler olur gayet iyi biliyordur.

Del Bosque'de iyi yapmış parayı hayır işlerine adayarak, kendisinin de dediği gibi sevabı bize de yarar umarım.

Başarısızlığın Başarısı

Şimdi de yeni bir şey çıktı. Zirvede Sivasspor, Trabzonspor ve Beşiktaş'ın olmasının sebebi Fenerbahçe ile Galatasaray'ın başarısız olmasıymış.

İnsanın isyan edesi geliyor. Bu kadar acizce bir medya olur mu diye. Beşiktaş Gordon Schildenfeld'i alırken hatalı transfer yapmıştır. İki video izlenip nasıl futbolcu alınır, sokağa atılan paradan bahsederler. Ne yönetim kalır, ne teknik heyet kalır yerden yere vurulmadık ki haklıdırlar. Fenerbahçe'ye Josico'yu, Maldonado'yu alan yine Beşiktaş yönetimi ve teknik heyetidir zaten. Başka bir açıdan ise Marco Aurelio'yu Betis'e de Beşiktaş yönetimi satmıştır zaten. Fernando Meira'yı im sattı Zenit'e 101. yılda İlhan Mansız'ı Uzakdoğuya gönderen yönetim mi? Bizim dürüst, etik değerleri el üstünde tutan medyamız niye eleştirmez bu hataları bu iki "büyük" takımın. Ağbabaları izin mi vermiyor yoksa, musluklarındaki su mu kesilir yoksa!

Fenerbahçeli, Galatasaraylı futbolcular her maça aynı derecede konsantre olmazlarmış mesela. Onun da suçu onların değil di mi. Olsunlar kardeşim, yönetimin ve teknik heyetin görevi değil mi. Skibbe ne iş yapar ya da çakma Fatih Terim Bülent Korkmaz, hadi bunları geçtim, Adnan Sezgin ne iş yapar. Fenerbahçe'ye gelirsek, dönem dönem çok övülen menejer Volkan Ballı ne iş yapar, Kayseri'de çimleri kontrol etmekten başka. Futbolcular psikolojik hazır olmuyorlarsa maça, profesyonelliği yerine getirmiyorlarsa suç kimde. Diğer takımlar mı engel oluyor kontrat profesyonellerine.

Türkiye'de sanki iki takım var, diğerleri yok. Diğerleri sadece bu iki takım başarısız olursa başarılı olabilir. Anlayışları bu, zihniyetleri bu işte. Tabi bu iki takım potadan uzaklaşma tehlikesi ile karşı karşıya gelince, bu adamların işleri yolunda girmiyor. Türkiye'nin 2/3'si bu takımların taraftarı, ee bunlar gazete almazlarsa ne olur. İşte böyle haber, yorum yapılır. Kusura bakmasınlarda adı süper lig olan bir organizasyonun önde gidenleri de iki top üstüste yapan, zirveyi isteyen, mücadele eden takımlar olsun. Öyle her puan kaybını haklı veya haksız hakeme bağlayan, mücadele etmeyen, maçları istemeyen takımlar da zirveye uzaktan baksın.

Size de ayıp oluyor ama kusura bakmayın işte...

22 Mart 2009 Pazar

Kaldı 9 Hafta

26.Hafta
05 Nis 09BeşiktaşKayserispor-
27.HaftaKocaelisporBeşiktaş-
28.HaftaBeşiktaşBursaspor-
29.HaftaEskişehirsporBeşiktaş-
30.HaftaBeşiktaşFenerbahçe-
31.HaftaAnkarasporBeşiktaş-
32.HaftaAnkaragücüBeşiktaş-
33.HaftaBeşiktaşGalatasaray-
34.HaftaDenizlisporBeşiktaş-


Kaldı 9 hafta. Kayseri her türlü zor rakip ama İnönü'de maç vermek yok artık.

Kocaeli ilk yarı sonunda herkes düştü derken, aldı rüzgarı kurtulma durumuna geldi.

Bursa kağıt üzerinde zor maç ama bizle oynadıkları her maçı, bu gerginlik atmosferinde oynamaya devam ederlerse boylarının ölçüsünü almaya makhumlar.

Eskişehir maçına ise o zamanki puan durumuna göre bakmak lazım. Eskişehir her ne kadar Galatasaray'ı yenip Ankaragücü ile 6 puan fark yapsa da 2 hafta puan kaybetti mi anında potaya girer.

Fenerbahçe maçı ise her türlü zor maç ve kazanma olasılığımız kadar kaybetme olasılığımız da var. Derbi maç oldu mu daha farklı oynuyor Fenerbahçe, gerginlikten beslenen bir yapısı oldu son yıllarda Fenerbahçe'nin.

İki Ankara deplasmanı. Ankaraspor ilk yarı o maçları kazanmasa şimdi küme düşme hattında olurdu. Ankaragücü ise düşme ihtimali hayli yüksek. Ama bu sene Ankara'da 3 puanları alıp dönüyoruz. Eğer buraya kadar gelirsek Ankara maçlarının çok hasar vermeyeceğini düşünüyorum.

Ve Galatasaray. Galatasaray demoralize oldu gidiyor. Çorap söküğü gibi gelir mi belli olmaz, birkaç hafta daha izlemek lazım. Eğer bizim maça negatif bir konumda gelirlerse ikinci bir Sergen Attı Şampiyonluk Geldi niye olmasın.

Son maç Denizli, zamanında Fenerbahçe'nin başına gelen bize gelmez umarım. Şampiyonluk bu maça kalırsa Mustafa Denizli her türlü Denizli'de kupayı getirir bize diyorum.

Genel olarak ise şunları söylemek lazım, şampiyonluğu çok istiyoruz ama her Beşiktaşlı'da şu hissiyat var; aman fazla kaptırmayalım, aman havaya girip hayallere dalmayalım. Çünkü zamanında çok umutlar yaşadık sonu hüsranla biten. Onun için şampiyonluk geliyor demiyorum asla. Takımın güveni yerinde, biraz raya girdi ama bu yenilmemezlik serisinin devam etmesi lazım ve yenerek devam etmesi lazım. Eğer Fenerbahçe maçına kadar yine bu konumda gelirsek, Fenerbahçe maçı kırılma noktası olacak bence. O maçtan alınacak 3 puan arkadan gelen rüzgarı daha da arttıracak ve mutlu sona ulaşacağız umarım. Ben de askerde artık ne yaparım bilemem...

Ama yine de aman ha sakin diyorum ister istemez

15 Mart 2009 Pazar

Çok İstiyoruz...


Az kaldı be Beşiktaşım. Sivas kaldı üstümüzde sadece. Onu da alt edeceksiniz bu inançla. Bak gör İstanbul'dan başlayarak her yer nasıl Siyah Beyaz oluyor. Çok istiyoruz çok.

14 Mart 2009 Cumartesi

Aşk Olsun


Sahada Ernst'i gördükçe insanın beyaz forma alıp arkasına Ernst yazdırası geliyor. Sahadaki biz olan yabancı bulmak zor oluyor. Bu taraftar hala Pascal yazdırıyorsa formasına, onun sahada, tribünde Kartal Gol Gol Gol diye bağaran taraftardan bir farklı olmamasıdır. Ernst de sahaya çıktığı zaman aldığı paranın giydiği formanın hakkını veriyor. Devre arasında ancak bu kadar güzel bir transfer yapılır. Helal olsun sonuna kadar.

Eğer bu takım ben askerdeyken şampiyon olacaksa ve ben Taksim'de bu şampiyonluğu doyasıya kutlayamayacaksam Ernst yüzünden.

31 Mayıs'da bu takım Denizli'de Mustafa Denizli önderliğinde şampiyonluk turu atarsa aşk olsun sana Ernst hem de aşkların en güzeli olsun.

7 Mart 2009 Cumartesi

327


Yaklaşıyor yavaş yavaş, ne kaldı Nisan ayına şurada...

3 Mart 2009 Salı

Rogerio Da Silva Bobo


Beşiktaş Dergisinin Mart sayısında Bobo, "Bir ömrü İstanbul'da geçirir misin'' sorusuna ''Kesinlikle geçiririm'' yanıtını verirken, jübilesi için de ''Buna da cevabım, kesinlikle isterim. Kaldı ki yapacağım da'' demiş.

Bobo 24-25 yaşında ve bu soruya sanki yarın olacakmış gibi cevap veriyor. Sanırım bu cevapları en iyi resimdeki Bobo açıklıyor.

2 Mart 2009 Pazartesi

Susmak...

Susmak, büyük erdemdir. Gordon Milne'yi çok severdim, konuşmazdı ama yeri gelince "Şampiyon Beşiktaş" der, yeterdi.

Süleyman Seba ise şimdikiler gibi saldırmazdı oraya buraya. Bir çıkar pir konuşurdu. Gözleri gururundan, dolmasına rağmen, o yaşları akıtmadan "Şerefli ikincilikler şerefsiz şampiyonluklardan daha değerlidir" lafını yapıştırırdı.

Neden yazdım bunları, Bülent Uygun yüzünden. Ekşi Beşiktaş sayesinde gördüm röportajını. "Bizim ülkemizde herkes futbolu çok biliyor ya. Onlara da bir laf söyleyeyim; evet 5 yeriz, 7 yeriz ama 6 yemeyiz. 7 yeriz, 9 yeriz ama 8 yemeyiz."

Dediği laf bu. Galatasaray'ın 6 yemesine ve Liverpool'un 8 atmasına dokunmuş. Tek şekilde tarif edebiliyorum, kusura bakmasın Bülent Uygun ama ağız ishali olmuş kendileri. Kendisini zaten hiç sevmezdim, şimdi nefret eder oldum. Hiçbir davranışını samimi bulmuyorum. Gündemde kalma çabaları ile sürekli basın önüne çıkmalar, tribüne oynamalar.

İkinci bir Fatih Terim olacak bu adam benim için. Sonra Beşiktaş taraftarı özür dilesin oluyor, sen haddini aş sonra edep adap bekle. Bekleyin canlarım bekleyin...