23 Aralık 2009 Çarşamba

F1 Tekrar İzlenebilir Artık.


Michael Schumacher geri döndü. Artık F1'i tekrar izlemeye başlayabiliriz. İlk kez 95'te izlemeye başlamıştım. O emekli olana kadar soluksuz izledim ama o gitti benim de içimdeki heyecan gitti. Şimdi Mart'ta O'nun sayesinde tekrar başlıyoruz. Her ne kadar artık kırmızılar içinde değil grilere boyanmış olsa da O'nun karakteri yeter televizyon karşısına oturmak için. Kazanmak için kardeşini duvara sıkıştırıp üstüne buraya Pazar gezmesine gelmiyoruz diyecek kadar gözüpek, Ayrton Senna'nın galibiyet rekorunu kırıp bunun hatırlatılmasıyla canlı yayında ağlayarak o benden daha iyiydi diyecek kadar kişilikli bu adamı tekrar izlemek çok güzel olacak. Belki bize bir daha Belçika 95, İspanya 96, Macaristan 98, Fransa 2004 performanslarını yaşatmayabilir ama onun varlığı yetecektir.

Ah keşke Hakkinen ile onu tekrar izleyebilseydik de şu yeni yetme şoförlere yarış nasıl olur gösterselerdi.

22 Aralık 2009 Salı

Ölmeden Önce İnönü'ye Gidin.


Ben demiyorum İngiliz Independent yazarı Ian Herbert diyor bunu. "İnönü'de maç izlemek, her futbolseverin mutlaka ölmeden yapması gereken bir futbol zorunluluğudur". Artık biz bir şey demesek de olur. Türk malı o olmaz, türk dizisi ne beklersin gibi yorumların adamları bize tamah etmezken, belki bu arkadaşa eyvallah derler.

20 Aralık 2009 Pazar

Adam Olmak & If

Çevrende herkes şaşırsa,
Bunu da senden bilse,
Sen aklı başında kalabilirsen eğer,
Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır,
Hem kendine güvenirsen eğer,
Bekleyebilirsen usanmadan,
Yalanla karşılık vermezsen yalana,
Kendini evliya sanmadan
Kin tutmayabilirsen kin tutana,
Düşlere kapılmadan düş kurabilir,
Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir,
İkisine de vermeyebilirsen değer,
Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,
Kandırabilir diye safları, dert edinmezsen,
Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,
Koyulabilirsen işe yeniden,
Döküp ortaya varını yoğunu,
Bir yazı turada yitirsen bile
Yitirdiklerini dolamaksızın dile
Baştan tutabilirsen yolunu
Yüreğine, sinirine dayan diyecek
Direncinden başka bir şeyin kalmasa da,
Herkesin bırakıp gittiği noktada,
Sen dayanabilirsen tek
Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen,
Unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken
Dost da düşman da incitmezse seni
Ne küçümser ne büyültürsen çevreni
Her saatin her dakikasına
Emeğini katarsan hakçasına
Her şeyi ile dünya önüne serilir
Üstelik oğlum, adam oldun demektir...

&

If you can keep your head when all about you
Are losing theirs and blaming it on you;
If you can trust yourself when all men doubt you,
But make allowance for their doubting too;
If you can wait and not be tired by waiting,
Or, being lied about, don't deal in lies,
Or, being hated, don't give way to hating,
And yet don't look too good, nor talk too wise;

If you can dream - and not make dreams your master;
If you can think - and not make thoughts your aim;
If you can meet with triumph and disaster
And treat those two imposters just the same;
If you can bear to hear the truth you've spoken
Twisted by knaves to make a trap for fools,
Or watch the things you gave your life to broken,
And stoop and build 'em up with wornout tools;

If you can make one heap of all your winnings
And risk it on one turn of pitch-and-toss,
And lose, and start again at your beginnings
And never breath a word about your loss;
If you can force your heart and nerve and sinew
To serve your turn long after they are gone,
And so hold on when there is nothing in you
Except the Will which says to them: "Hold on";

If you can talk with crowds and keep your virtue,
Or walk with kings - nor lose the common touch;
If neither foes nor loving friends can hurt you;
If all men count with you, but none too much;
If you can fill the unforgiving minute
With sixty seconds' worth of distance run -
Yours is the Earth and everything that's in it,
And - which is more - you'll be a Man my son!

19 Puan...

17 Maç
9 Galibiyet
5 Beraberlik
3 Mağlubiyet
20 Atılan Gol
10 Yenilen Gol

32 Puan.
19 KAYBEDİLEN PUAN

Bursaspor'a yenilmek, Diyarbakır ve Manisa ile berabere kalmak futbolun içinde olan şeyler. Ama 19 puanlık kayıp böyle açıklanamayacak bir şey değil. Diyebilirsiniz liderle 4 puan fark var ne olacak, işte bu durumda da ligte takım yoktu öyle şampiyon oldu diyorlar. İki büyük yaratma çabasındaki spor medyamız Barcelona ve Real Madrid formsuzken aradan sıyrılan Valencia muamelesi yapıyor bize. Çok umrumda değil de şu takım 40 civarı puanla ne zaman devre arasına lider girecek. En son 2003-2004 sezonunda buna şahit olduk, o sezonun da sonu ortada. Beşiktaş'ın kimseye bir şey kanıtlamaya ihtiyacı yok ama her daim yanında olmaya çalışan taraftarını üzmekten de usunması lazım artık. Geçen sene iki kupayı kaldırırken bile Beşiktaş Kanseri yakamızı bırakmadı. Bu sezon sonunda da aynısını yaşayabiliriz. Yine iki kupa ya da şampiyonluk bizim olabilir. Ama asıl sorun şöyle gümbür gümbür bir şampiyonumuz olamaması. Uzun zaman oldu Beşiktaş sahaya çıkarken koltuya yayılıp maç izlemeyeli. Yayılmaktan kastım aklımın değil, gönlümün Beşiktaş bu maçı alır demesi. Beşiktaş uzun zamandır bu havayı vermiyor bize. 100. yıldaki rahatlık yok. İnanç var, istek var ama bu hava yok. Bu da işte oynanan futbolla ilgili. İstatistikler de bunu dile getiriyor işte. %50lik bir galibiyet oranı nerdeyse maç başına 1 gol. Verem ola ola süren bir zirve mücadelesi.
Hayallerimde namağlup şampiyon olan Arsenal takımının organizasyonu var. İnanılmaz bir hücum organizasyonları vardı ama sadece hücum değil, savunma da üst kalitedeydi. Şiir gibi oynardı Arsenal. İşte bunu istiyorum. Şampiyon olmasak da olur. Şampiyonluk maçında 4 top direkten dönsün, rakip gelsin bir tane çaksın, gitsin şampiyonluk ama o toplar direkten dönsün arkadaş. Ben her saniye gol geliyor arkadaş, bizi yenemezler ancak biz yeniliriz havasında olayım. Şeref Bey'e gelen zirvedeki takımları net oyunlarla yenelim, 2-1 öne geçtikten sonra Anadolu takımları gibi geriye yaslanmayalım artık. O formayı kim giyerse giysin, o formayı kim yönlendiriyorsa yönlendirsin, Beşiktaş'ın ağırlığını rakibe hissettirsin artık!
İkinci devrede 4 topun direkten dönüşünü heyecanla izlemek nasip olur ve "zirveye oynayan takımları" yenerek şampiyon oluruz umarım...
Ne durumda olursa olsun HAYDİ SALDIR BEŞİKTAŞIM!

15 Aralık 2009 Salı

8 Numaralı Formasıyla, KAHVECİ... NİHAT!!!


Şu vuruş estetiğini -özellikle sol bacağın pozisyonu- kaç futbolcu sağlayabilir. Daha yerel konuşalım, şu şekilde bir vuruşu Avrupa Şampiyonası maçlarından birinde yapabilecek Nihat'dan sonra başka milli futbolcu söyleyebilir misiniz? Benim görüşüme göre koskocaman hayır.
İşte bizim medyamız bu adama yükleniyor. Neymiş Nihat bitmiş. Hadi canım. Tugay'dan ve Nihat'dan başka uluslararası oyuncumuz var mı acaba. Kaç Türk futbolcu Avrupa'da onlar kadar başarılı oldu.
La Liga 2002-2003 nerdeyse gol kralı oluyordu attığı 23 golle, Kovacevic ile Sociedad'ı az kaldı şampiyon yapacaklardı. 2007-2008 sezonunda Villareal Real'in ardından ikinci olurken Messi, Eto'o, Ronaldinho onun kadar gol atamıyordu. Tam 18 gol atmıştı Nihat.
Şimdi evine döndü ve emin olun oynayacak çok güzel oyunları atacak çok golleri var. İkinci yarı eminim ki "Kahveci" anonsuna "Nihat" karşılığı çok verilecek.