18 Şubat 2011 Cuma

Ölmeye Gelmedik Mi?

Kiev maçına siz ölmeye gelmediniz mi? Facebook sayfalarınızda kanka süper tezahürat diye paylaşıyorsunuz ya Beşiktaş seninle ölmeye geldik formanda ter olmaya geldik diye. İsmail'i, Hakan'ı ve diğerlerini ıslıklamak mıdır formada ter olmak. Nasıl bir ruh halidir bu. Maç esnasında futbolcuyu ıslıklamanın bana biri gelsin mantıklı yanını açıklasın. Futbolcuyu protesto edeceğim diye takıma zarar verdiğini düşünmüyor mu bu adamlar. Gerçekten çok yazık!

Schuster'e bir daha hak verdim. Beğenmeyen gelmesin evinde izlesin diyor adam. Sonuna kadar haklı. Gelmeyin kardeşim, sana ihtiyacı yok Beşiktaşımın. Utanmadan çıkıp arkadaş ortamlarında, biz şampiyonlukları değil renkleri seviyoruz da diyorsunuzdur. Sevinmek için sevmedik zaten demirbaş bir laf oldu artık. Hani ne oldu 4 gol takım tutkunu bir anda sildi attı mı? Ama bunları yapanlar ayda bir kere maça gelenler. Ha büyük maç var hemen bilet alalım diyenler. Pazar günü de olumsuz bir sonuç olursa yıkarlar artık o stadı.

Hani Beşiktaş her şeyimizdi. Valerenga maçından sonra çıkmadı mı bu slogan. Ne değişti o günlerden bu yana. Neden böyle sıradanlaştık. İki tane yıldız görünce aklımıza başka renklerin davranışları mı geldi yoksa. Beşiktaş taraftarı bu değil, bu olmamalı, bugün ekşide okudum ordan alıntılıyorum, gerçek Beşiktaş taraftarı bu takım sokakta oynasa bile kaldırıma çıkıp destekleyendir.

Beşiktaş bizim çocuğumuza mirasımız. Şimdi onu kollama zamanıdır. Elin adamlarına yem etme zamanı değil. Rijkard'ı gönderenler şimdi bizim dayıya dayandı farkında değil misiniz. Guti alkollü yakalanma olayında ne kadar medyada yer aldı bir bakın. Bir de Bilica'ya bakın, adam ezdi geçti kaçınız hatırlıyor. Schuster'in her yaptığı olay, her dediği manşet. Neden çünkü bu taraflı, çirkef medyaya eyvallah'ı yok adamın. Aynı Lucescu gibi, aynı Del Bosque gibi. Bunlar kafanıza dank ettirdi mi bazı şeyleri.

Türkiye'nin Barcelona'sı olacağız derdinkiler, bu kolay olmuyor. Barcelona senelerdir bu tarlayı sürüyor. Artık bitsin bu bir senede çöpe atma olayı. Futbolda, hala en önemli başarı sırrının felsefe ve istikrar olduğunu o kas kafasına sokamayan beyinler bunu anlayın artık. Kendine malzeme çıkarma derdinkilere yem etmeyin bu takımı!

Hiçbir şeyden anlamıyorsanız ya da size kar etmiyorsa. 2005 şampiyonlar ligi finalinin ikinci yarı başlangıcını izleyin. Bizim ses çıkmıyor dediğimiz stadyumda takımını gerçekten seven, her daim yanında olan taraftarın nasıl bir desibelle 3-0'lık bir hezimetten geri gelip dünya futbol tarhinin en destansı maçlarından birini yaşattığını görün. Belki o zaman anlarsınız, taraftar olmak nedir, takımının yanında olmak nedir!

1 yorum: