29 Aralık 2012 Cumartesi

Tutku ve Ruh


Bir tezahürat bir takımı ne kadar etkileyebilir ki? Kartal Gol Gol ile milletin sahanın ortasına ölçüm aleti koyarak hadi bağırın komutuyla desibel rekorları kırdığı ülkemizde biz spontane bir şekilde tv'de sesi kıstırmıştık ve gol de gelmişti ama sağ kanattan rüzgar gibi akan Anelka'dan. Başka? Liverpool maçı, kapalıda diyaframlarımızı bırakmıştık. O gün özellikle kapalıda olan her Beşiktaşlı'nın sesi o günden beri daha kısık çıkıyor. Maçın ikinci devresinin ilk 15 dk'sını hatırlayın ya da Reina'nın maç sonu röportajında söylediklerini anımsayın; kendimizi esir alınmış hissettik.

Bunlar bir maçın seyri ile alakalı örnekler. Peki baştaki video. Bir takımın ruhunu, taraftarın içindeki tutkuyu tekrar alevlendirdi. Bu sene olur da şampiyon olursak emin olun bu videonun bu tezahüratın çok büyük payı olacak.

Açın videoyu ama kulaklıkla son ses dinleyin. O kadar çok şey gizli ki şu görüntülerde. Arka plandaki seslere kulak kesilin. Haydi oğlum haydi diyor biri, bir tur daha dönüyor, eller havadayken biri de hep böyle devam diyor. Almeida deli gibi gol kaçırıyor hepimiz önceki sezonlardaki homurdanmalardan uzağız haydi oğlum diyoruz, atınca da hep böyle devam diyoruz. Taraftarda ateşlenen bu tutku takımın şuanki ruh halini de etkiledi. Belki realist yaklaşıp bu romantizmi saçma bulacaksınız ama ben buna inanıyorum. Tıpkı Trabzonspor maçında Olcay'ın o son dakika golü atıp maçın 2-1 olduğuna inandığım gibi. Bizim için bu takım her maçı kazanıyor. Fiiliyatta beraber kalıyoruz yeniliyoruz belki ama maç sonunda bizimle aynı tutkuya sahip bu adamları alkışlıyor canınız sağolsun diyoruz. Zaten galibiyetten sonra da onlar tribünlere gelip bizimle beraber siyah beyaz çekiyor. Hatta o bile yetmiyor soyunma odasına "sevinmek için sevmedik biz seni" diye gidiyorlar. Devre arasına 2-0 önde giren benim takımımın 21 yaşındaki kaptanı diğer kaptan abisine veryansın ediyor, ibo abi bir tane atamadım hala diye. Diğeri de sen elinden geleni yaptın diyerek desteğini ortaya koyuyor.

Ben bu takımla mutluyum, şampiyon olsun olmasın zerre umrumda değil. Bana çocukluğumun Beşiktaş'ını geri verdiler çünkü. Ben bu adamlarla gurur duyuyorum. Yıllar sonra sahada tribündeki bizlerin ruhunda adamlar var. Bu bana yeter de artar.21 yaşımdaki evlat dediğimiz kaptanımız yeter, yıllar sonra beni ilk defa heyecanlandıran, topsuz oyunda bile takip ettiğim 20 yaşında oyun liderimiz yeter, gol sonrası yaptığı dansla GOOOOOOLLLLL haykırışımı kahkahalara çeviren casperım yetiyor bana.

Biraz kendi kendine bir teşekkür olacak ama hepinize teşekkürler, babamdan kıskandığım Beşiktaşımı bana tekrar hediye ettiğiniz için!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder