13 Ocak 2009 Salı

Beşiktaşlılık

Bazen soruyorlar "neden tutuyorsun bu takımı" diye. Diyorlar "kaç tane şampiyonluk gördün", "kaç tane avrupa kupası zaferi" gördün. Doğru, belki o kendini bunlarla tanımlayan takımlar taraftarınca bunlar bir ölçüt ama benim için ve eminim ki birçok Beşiktaşlı için bunlar bir sebep, bir kıstas değil.

Kazım Koyuncu'nun ölüm yıldönümünde rakibinin formasıyla taraftar sitesini süslediği için seviyorum ben bu takımı mesela.



Rakibinin efsane futbolcularını ezeli rekabetin ezeli olmasına katkılarından dolayı saygı pankartı açıldığı için mesela.


Ve şimdi de bu resim. Bazı kesimlerin vatan haini olarak nitelediği usta şairimizin bir de bu şekilde onurlandırıldığı için seviyorum ben Beşiktaş'ımı.



En sonunda da daha küçücük bir çocukken Beleştepe'nin ordan otobusden atlayıp, ilk maça gidişim, daha sonra Beşiktaş Merkez'de bir bira içip, sonra Şairler Parkında ikinci birayi yudumlayıp, Dolmabahçe Caddesi'nden geçerek Şeref Bey'e gidişimdeki mutluluğun, heyecanın eşi benzeri bir his olmadığı geldi aklıma.

Demirören'e rağmen, Sinan Engin'e rağmen, uyuyan muhalefete rağmen, biraz bizden yabancılaşmasına rağmen yine de vazgeçilmez bir duygu olduğunu daha iyi anladım Beşiktaşlılığın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder